Ana içeriğe atla

Geleceği Tasarlamak / Fütürizm





 

Fütürizm / Gelecekçilik

Fütürizm; İngilizce kelime anlamıyla ''future'' yani gelecek kelimesinden yola çıkılarak türetilmiştir. Geleceğin planlanması ve tasarlanması anlamı da yüklenerek kullanılan felsefi ve teknolojik bir yaklaşımdır.

Akıl, duygu, mantık, bilgi ve teknolojinin hep birlikte harmanlanarak gelecek olgusunun istenilen şekilde yeniden olumlu bir şekilde yorumlanmasını temel alır.

Fütürizm insanlarda genel olarak görülen gelecek kaygısından ziyade, olumlu bir gelecek öngörüsü ile yola çıkar. Olumsuz gelecek kaygısını günümüz akıl, duygu, bilgi ve teknoloji olgularını kullanarak olumlu hale getirmeyi hedef alır.

Fütürizme göre gelecek tasarlanabilir. Bu olumlu gelecek tasarısının içinde birçok etmen bulunur. Bu etmenler; bilim, teknoloji, yapay zekâ, sanal gerçeklik, robotik, kodlama, vb. gibi günümüzde bilinen ve gelecekte de yenileri eklenerek karşımıza çıkacak argümanlardır.

Bu argümanlar geleceği inşa etmede yol gösterecek teknolojilerdir. Her şeyi dijitalleştirme, herkesin çok hızlı geniş bant teknolojileri ile İnternet’e bağlanabilmesi, sanal gerçeklik, hologram teknolojisi, enerji teknolojileri, nano teknoloji bu başat teknolojilere örnektir.

Yukarıda sayılan bu argümanlar sayesindedir ki geleceğin olumlu tasarımı yani fütürizm günümüzün en önemli konularından birisi haline gelmiştir. 

Gelecek tasarlamak işinin önemini kendini fütürist olarak tanımlayan Alvin Toffler'in; Güney Kore’nin yeniden yapılanmasında ve Dünyada elektronik alanda (Samsung, LG) lider olmasında büyük rol oynamasına yaptığı katkılarla anlamaktayız.

Fütürizm / Gelecekçilik denilince akla gelebilecek bir sürü husus olduğuna eminim. Fakat ben bunların hepsi ile değil de sadece '' Olumlu gelecek öngörüsüne nasıl erişebiliriz?'' konusunu ve yan başlıkları işlemek istiyorum.Bu önemli konuyu alt bölümlere ayırarak incelemenin faydalı olacağını düşünüyorum.

Dijital Çağ- Dijital Dönüşüm

 Tarihi değiştiren dönüm noktaları vardır. Bunlar sırasıyla tekerleğin icadından başlayarak yazı, alfabe, tarım, hayvancılık gibi konularda ilerlemelerle devam eder. Siyasi ve tarihi gelişmelerin akabinde sanayi devrimi ve buharlı makinenin bulunması insanlık için dönüm noktalarıdır. 

Bu dönüm noktalarını tarihi seyirde bir bir geçen insanoğlu tarafından ENIAC adındaki ilk bilgisayarın askeri amaçlarla 1946 yılında geliştirilmesiyle dijital çağ başlamış oldu.

Dijital çağın ilerleyen yıllarında; bilgisayar, televizyon, telefon, robotlar vb. gibi icatlar yoluyla hayatımıza giren teknoloji günlük işlerimizi kolaylaştıran bir hal aldı. 


Evlerimizde, iş yerlerimizde ve toplumsal hayatın her kademesinde bu teknolojiler sayesinde modern bir birey olarak hayatımızı kolaylaştırarak sürdürmekteyiz.

Teknolojik gelişmelerden uzak duran bireylerin ise bu anlamda hayatlarının pek de kolay olduğunu söyleyemeyiz.

İnsanlık; yazının bulunmasından matbaanın icadına kadar, hatta daha sonrasında da alfabetik dille gelişimini sürdürmüştür. 

Abc... dili ile yazılı eserler veren ve gelişimi sürdüren insanoğlu dijital çağın evrensel dili ile de ( 10101010 ) bu gelişimini devam ettirmektedir. 

Bu gelişim kendini şimdilerde kodlama dili ile ilerletmektedir. Kodlama dili bilen kişiler gelecek tasarımında kalifiye elemanlar ve aranılan bireyler olacaklardır.
Crispr-Cas9 ve Gen Mühendisliği

Geçen on yılda, fizik ve kimya bilimlerine göre biyoloji biliminde ilerleme daha fazla olmuştur. Bu ilerlemeye bir örnek olarak Crispr-Cas9 ve Gen Mühendisliği gösterilebilir. 

Abc dili başlayan serüven dijital çağın dili ile devam etmiş şimdilerde ise biyologların genom dilini çözmeleri ile hızla ilerlemesini sürdürmektedir. CRISPR-Cas9, bilim dünyasında heyecan yaratan bir genom düzenleme aracıdır. 


CRISPR-Cas9 genetikçilerin ve tıp bilim insanlarının, genomun çeşitli kısımlarına ekleme, çıkarma ya da DNA diziliminde değişim yapmalarına imkân sağlayan özgün bir teknolojidir. 
Daha sade bir anlatımla gen mühendisliğini kullanarak insan genetiğindeki çeşitli düzenlemeler sayesinde birçok tıbbi rahatsızlığın (kanser, hepatit B ve hatta yüksek kolesterol) tedavisinde kullanılmak için yüksek potansiyele sahip. 



Bu yeni teknoloji sayesinde belki de gelecekte insanlık birçok hastalığı bu biyolojik kodlama dilini çözerek tarih sahnesinden kaldıracaktır.

Çocuklar ve Teknoloji

Geleceğe bırakacağımız yegâne miraslarımız, 
örf / adet / gelenek / göreneklerimizin taşıyıcıları, genlerimizin aktarımcıları yani çocuklarımız.

İnsanların ortak özelliklerinden birisi olarak anılan dünyaya kendine benzeyen bir varlığı getirme isteği sonucudur ki çocuk sahibi olmak isteriz. Çocuklarımızı da büyürken her olumsuzluktan, her sıkıntıdan, zarardan korumak için elimizden geleni yaparız.

Türk toplumunda yaygın olarak görülen bu korumacı yaklaşım sonucunda çocuklarımızda kendi ayakları üzerinde durabilecek kabiliyetler değil de hep bir ebeveyninin yardımını bekleme özelliğini görmekteyiz. 


Çocuklarımızı kendi ayakları üzerinde durabilen, farkındalık düzeyi yüksek, çalışkan birer birey olarak hayata hazırlamalı ve onlara sorunları karşısında büyükleri tarafından yapılan yardım konusunu abartmamalıyız diye düşünüyorum.


Onları hayata hazırlamak maksadıyla içinde bulundukları sosyolojik kuşak özelliğine göre de dikkat etmeliyiz.

Çocuklarımızı hayata hazırlamak için; uluslararası normlara uygun bir eğitim verdirmek, bilgi ve görgü düzeylerini yükseltmek, güncel teknolojiyi kullanmalarını ve takip etmelerini sağlamak, yabancı dil öğrenmelerine imkân tanımak, vb. gibi iş ve eylemleri yapmalıyız.

Bunların yanında teknolojik cihazların kullanımında da çocuklarımıza imkân tanımalı ve kendi kuşaklarından geri kalmamalarını sağlamalıyız. Bilgisayar oyunları konusunda da benzer bir yaklaşımın doğru olduğu düşünülmektedir.

Ebeveyn kontrolü ile uygun oyunların doğru saat sınırlamaları ile çocuklarımıza oynatılması sayesinde farklı becerilerinin gelişeceği görülecektir.

Örneğin üç boyutlu bir oyun oynayan çocuğun uzamsal zekâ sının gelişeceği aşikardır. Ya da bir simülasyon oyununun farklı kas kabiliyetlerini geliştireceği, strateji oyununun ise stratejik düşünmeyi sağlayacağı söylenebilir. Örnekler çoğaltılabilir.

Buradaki temel mantık çocuğun kuşak içindeki arkadaşlarının becerilerinden geri kalmamasıdır. Gelecekte aynı kuşak içindeki arkadaşları ile gireceği hayat yarışında en temel becerilerden yoksun bir birey olarak çocuğun hayatında pek de başarılı olamayacağı gözlenecektir. 

Teknoloji ve İnsan İlişkisi

Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımızı artık neredeyse teknoloji ve teknolojik cihazlar eşliğinde yürütüyoruz. Teknolojik imkanlar sayesinde günlük yaşantımız ciddi manada kolaylaşmış durumda.

Gideceğimiz yer binlerce kilometre uzakta olsa da navigasyon teknolojisi eşliğinde uzaydan yönlendiriliyor, yine uzaktaki sevdiklerimizle konuşabiliyor / görüntülü görüşebiliyoruz. Bilgisayar teknolojisi de iş konusunda ve diğer alanlarda hayatımızı kolaylaştıran etmenlerden bir tanesi. 

Akıllı ev ve iş yeri konseptleri ile biz gitmeden evlerimiz / iş yerlerimiz istediğimiz şekilde bulunmakta, akıllı cihazlar internet teknolojisi ile kontrol edilebilmekte, hatta araçlar dahi insansız bir şekilde sevk ve idare edilebilmektedir. 

Drone teknolojisindeki baş döndürücü gelişmeler eşliğinde uçan taksilerin dönemine girecek olan insanlık gelecekte daha nice teknolojik gelişmelere gebedir...

İnsanoğlunun düşündüğü her şeyi bilimin ışığında ve teknolojik gelişmelerle elde ettiğini görmekteyiz. 


Sadri Alışık'ın canlandırdığı ve efsaneleştiği Turist Ömer'in Atılgan tayfası ile birlikte yaptığı film ayrıca dünya sinema tarihinin de ilk uzun metrajlı Star Trek yani Uzay Yolu filmidir. 

Bizdeki örneğinde pek gelecek tasarımına rastlayamasak da dünyadaki örneğiyle Uzay Yolu filminde; yaklaşıldığında kendiliğinden açılan kapılar, uzaktan görüntülü görüşme teknolojileri vb. gibi örneklerle gelecek tasarımı dikkatleri üzerine çekmektedir. 

Aynı şekilde Kara Şimşek dizisindeki efsanevi araba Kitt ile sahibi Michael Knight'ın konuşmaları bizlere yapay zekâ teknolojisini ve insansız araç teknolojisini hatırlatmıyor mu?

Michael Knight'ın saatiyle arabasını çağırması ve aracın da cevap vererek duruma göre hareket etmesi tam da böyle bir durumdur ve gelecek tasarımı konusunda batının geldiği noktayı gözler önüne sermektedir.




Teknoloji ile birlikte insan hayatının kolaylaştığı ve eskiye göre çok daha iyi bir seviyeye geldiği bir gerçektir. Ancak teknolojinin insan hayatı üzerinde olumsuz etkileri de yok değildir. Teknolojinin esiri diye bir kavram günümüzde pek de geçerli bence.

Yaşı 20'nin biraz üstündeki arkadaşlarımız daha iyi bilir, mahalleden arkadaşlarının evin ziline basıp, "Ömer evde mi? Top oynayacağız!" demesini. Çok değil, 90'ların hatta 2000'lerin başında bile böyleydik. Mahallelerde arkadaşlık kavramı, binalarda komşuluk kavramı, sosyal ortamlarda iletişim kavramı bambaşka idi...

Dünyadaki en güzel grafikli futbol oyunları gerçek arkadaşlarla ve gerçek sahalarda gerçek toplar ile oynanırdı. Toplar bazen komşu evin penceresinden içeri bir ses eşliğinde girdiğinde ise hemen oracıktan evlerine kaçılırdı. Yani her şey gerçekti. 

Sanal bir gerçeklik söz konusu değildi. Hologramlar yoktu. Komşumuz Emekli Polis İhsan Amcanın topumuzu kesen bıçağı kadar gerçek. 

Teknoloji ilerleye ilerleye, küçüle küçüle önceleri evimize, sonraları cebimize, hatta avucumuza sığmaya başlayınca işler değişti. Eskinin o arkadaş sohbetleri, şimdinin komik videolarına, arkadaşlık isteklerine, fav'lara, dm'lere, beğenilere dönüştü. Gerçek hayattan gitgide koptuk ve kendimizi kendi isteğimiz ile teknolojiye esir yaptık.

Teknolojiyi kullanmayalım mı kardeşim!

Hayır tabii ki kullanalım. Fakat her güzel şeyin olması gerektiği gibi dozunda kullanalım. 16 Yüzyılda yaşamış olan ünlü felsefeci Paracelsus; “İlacı zehirden ayıran dozudur.” diyerek günümüze ışık tutmuştur. 

Teknolojinin günlük hayatımızı kolaylaştıran bir olgu olduğu gerçeğiyle, bağımlı olmadan kullanılması istendik bir durumdur. Fakat bağımlılık düzeyini kestiremeyen bizler ne yazık ki bu konuda geldiğimiz nokta itibariyle çok da iyi bir yerdeyiz diyemeyiz.

Neredeyse sosyal doku gerçeklikten sanallığa doğru evirilmektedir. Arkadaşlıklar, komşuluklar, sohbetler... Hepsi de bu anlamda teknolojinin kurbanı olmaya aday birer değerdir. 


Nesnelerin İnterneti ve Zekâları Bilgi ve bilişim teknolojileri altındaki diğer disiplinler, her geçen sene bir önceki seneye nazaran katlanarak daha hızla büyümeye devam ediyor. Bu alanda çalışan uzmanlar da üretilen veriyi depolayabilecek, işleyebilecek çözümler üretmek için gündüz gece demeden çalışıyorlar.

Dünyada elektronik, bilgisayar bilimleri ve yazılımla ilgilenen milyonlarca kişi sanki sürekli bir yarış içerisindeymiş gibi yeni “bir şeyler” bulmaya ya da bulunmuş bir şeylerin üzerine yeni fikirler katmak (inovasyon) çalışmaları için çalışıyor.

Nesnelerin interneti konusu daha çok Internet of Things (IoT) olarak dünya gündeminde. Kendi içerisinde birçok alt başlığı bulunan bu konu, aslında yeni bir icat da değil. Yıllardır bölüm bölüm gerçekleştirilmeye çalışılan “bir şeyi internete bağlama/açma” konusunun bir şekilde konsept haline getirilmesidir diyebiliriz. 

Önceden de teknolojiyi yakından takip eden sanayi kuruluşları makinelerini yazılımla internet üzerinden erişilebilir ve takip edilebilir yapmak istiyordu ancak kimse buna Machine to Machine (M2M) dememişti. Artık deniyor ve bu alana yönelik çalışan ciddi ve büyük firmalar var. 

Fütürizm bu konuda çok ciddi gelişmeler öngörüyor diyebiliriz. Gelecekte nesneler şimdikinden daha çok internet bağlantısı sağlayacak denilebilir. Buzdolabı, klima, perdeler, akıllı ev konseptleri içerisindeki birçok elektronik cihaz bu anlamda erişim sağlayacak aletlerden. Bunların haricinde giyilebilir ürünler de belki de gelecekte bu hizmeti sağlayabilir. 

Nesnelerin internet bağlantısından sonra da yapay zekâ ürünü olabilmeleri konusu, işte tam manasıyla fütürizmin ilgi alanlarından denilebilir. Bu konuda gelecekte büyük gelişmeler gözlenecektir diye düşünüyorum. 

Giyilebilir teknolojiler, akıllı ev ve araç teknolojileri bu konuda gelişim gösteren alt başlıklar.

Giyilebilir Teknoloji Ürünleri

Geçmişi on seneye yakın bir zaman dilimine dayanan bir teknolojik atılımdır. İnsanoğlunun kullandığı giyilebilir eşyalardan yola çıkılarak tasarımları geliştirilmektedir. Mesela, Google’ın akıllı gözlüğü bu konuda ilklerdendir. 


Gerçi Google’ın akıllı gözlüğün devamında bazı bilim insanları tarafından tasarlanan ''lens'' bu konuda yeni bir çığır daha açmıştır. Şimdilerde artık küçük nesnelerin büyük işler yapabilmesi üzerine kurulacak bir pazar olarak gelişmeye devam eden bir durum gözlenmektedir. Sadece gözlük, lens değil başka nesnelerin de ilerleyen süreçte bu konunun içerisinde değerlendirileceğini düşünüyorum. 

Yapay Zekâ / İnsansılaşmak

Karşımıza ilk olarak McCulloch ve Pitts isimli kişiler tarafından, insan davranışlarını taklit eden ürün geliştirme amacındaki yapay zekâ çalışmaları, yapay sinir hücreleri ve farklı bilim dallarından yararlanılarak, robotlara çeşitli fonksiyonlar atayabilme özelliğini getirdi. Bununla birlikte fabrikalardaki tek kollu robot çalışanların ilk adımları atılmış oldu.

Yapay zekâ, bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun farklı faaliyetleri insanlara benzer şekilde yerine getirme kabiliyetidir. Günümüzde yapay zekâ faaliyetleri; genellikler insanların düşünme eyleminin makineler veya bilgisayarlar tarafından benzetilmesi yoluyla gerçekleşir. Yani bilgisayarın, insanlar tarafından gerçekleştirilen görevleri yerine getirmesini sağlar.

Yapay zekâ temelde bilgisayar bilimi ile ilişkili olmasına rağmen tıp, uzay, tarım, matematik ve biyoloji gibi farklı alanlarda da kendine yer edinmiştir. 

Yapay zekâ programları karmaşık sorunların çözümünde insanların bu konulardaki refleksleri ve bilgilerine ihtiyaç duymaktadır. Yapay zekâ kullanan sistemler bir şeyler gözlemlemekte ve daha sonra önceden belirlenmiş parametreler temelinde onu tanımaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, belirli bir duruma göre yapay zekâ sistemleri, sorunu çözmek için görev yapmakta ve buna tepki vermektedir.


Kişisel asistanlık görevini gören Siri, akıllı telefon sahiplerine telefon rehberi erişiminden, GPS / navigasyon hizmetine kadar trafik ve zaman tahmini gibi yapay zekâ uygulamaları konusunda yardımcı olmaktadır. Siri yapay zekânın en iyi örneklerindendir.

Yapay zekânın birçok alanda insanın yerini alması ile etik sorular da gündeme gelmektedir. Bir insanın yerini bir makine ya da cihazın alması doğru mudur? Bu konunun cevabı makalemizin konusu olmadığı için bu soruyu cevapsız bırakmak istiyorum.

Sanal Gerçeklik / Hologram Sanal gerçeklik, başa takılan ekran veya akıllı telefon gibi cihazlar tarafından oynatılabilen içerik için kullanılan genel terimdir. Bu, 360 derecelik bir kamerayla kaydedilen lineer bir film veya oyunlarda kullanılanlar gibi, kullanıcının kendini kaptırmasını sağlayan etkileşimli bir 3D simülasyon olabilir.

YouTube 360 derece videolarla "Sanal Gerçekliği" hayata geçirme konusunda başarılı bir çalışmaya imza attı. YouTube ‘da "sanal gerçeklik" kullanılan birçok içeriği kolayca bulabilirsiniz. 

Özellikle 360 derece kayıtlar, bir masaüstü bilgisayarda kullanıcının sanal dünyayı yalnızca fareyi hareket ettirerek keşfetmesini sağlıyor. Bu videolara mobil cihazlardan da erişilebiliyor. Görüntü dikey olarak bölündüğü için her bir göz biraz kaymış bir resim görür ve insan beyni bunu 3D efekti olarak algılar. Bu, video içeriğine tüm açılardan bakmayı ve onu başka bir dünya olarak deneyimlemeyi mümkün kılar.

Akıllı telefonların pozisyon sensörleri sayesinde kullanıcının her hareketinin "sanal kameraya" aktarılması yoluyla bambaşka bir sanal dünya içine girilmiş gibi olabiliyor. Hologram teknolojisindeki gelişmeler ile de gelecekte yurt dışındaki akrabanız ile kendi evinizin salonunda oturup sohbet edebileceksiniz diye düşünüyorum.

Önümüzdeki zamanlarda üç boyutlu projeksiyon cihazları, hızlı internet erişimleri ve hologram tekniğindeki gelişmeler evlerimize ve iş yerlerimize bu teknolojiyi getirecektir.

Belki de çok yakında; yalnızlık sorunu çeken kişilerin evlerinde bu sorunu ortadan kaldıracak hologram arkadaşları bulunacak, kaybettiğimiz yakınlarımızın hologramları ile özlemlerimizi giderebileceğiz.

Fütürizm Konusuna Gelecek Olursak;  

Dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor bunu zamanla göreceğiz. Fakat fütüristler bu konuda daha iddialılar. Bu işi zamana bırakmadan önceden öngörmek istiyorlar. Olumlu gelecek tasarımı açısından bende bu konuda onları destekliyorum. İnsanoğlu hayal ettiği kadarını başarabilen bir varlık sonuçta. Daha geniş ufka sahip olan insanın daha geniş bir hayal dünyası ve gelecek tasarımı yapabileceği ortada.

Gelecekte bizleri nasıl bir teknoloji bekliyor?
Evlerimiz, iş yerlerimiz, kentlerimiz nasıl bir yapıda ve teknolojide olacak?

Gelişen teknoloji ile birlikte hayatımıza yeni girecek olgular neler olacak?

Robotlar, yapay zekâ ürünleri, giyilebilir eşyalar, akıllı ev ve iş yerleri konseptleri, akıllı kentler, hologram teknolojisi, nesnelerin interneti gibi konular ve daha nicelerinde nasıl gelişmeler gözlenecek?

Bu soruların hepsinin cevabı zaman içerisinde kendisine cevap bulacaktır. Fütüristler bu sorulara şimdiden cevap vermek gayreti içerisinde ve geleceği olumlu yönde tasarlamak düşüncesiyle hareket ediyorlar
Bence çok da doğru bir düşünce akımını geliştirmekteler.

Geleceği olumlu bir şekilde tasarlamak ve gelecekteki nesillere güzel günler vadetmek lazım diye düşünüyorum.

Olumlu gelecek tasarımında sadece teknoloji ve türevlerinin insan hayatındaki etkileri değil, insan olmanın gerektirdiği evrensel değerlerin de yer almasını umuyorum.

Sağlıcakla, hoşça kalın...

Yorumlar

Blogdaki Popüler Yayınlar

Bilim : Sanat : Toplum :

Toplumun Gelişmesinde; Bilim mi Sanat mı Daha Önemli ? Jean Jacques Rousseau tarafından 1750 yılında yazılan ''Bilimler ve Sanatlar Hakkında Nutuk/Söylev'' kitabındaki yazarın görüşü, az sonra okuyacağınız satırlardaki şahsi görüşlerime tam olarak uyuşmuyor diyebilirim. Toplumların gelişmesinde bilim ve sanat konularının rollerini eğer merak ediyorsanız hep birlikte merakımızı giderelim, ne dersiniz? Rousseau kitabında; bilimin ve sanatın insanları boş uğraşlara yönelttiğini ve erdem kavramını bitirdiğini söylüyor. Bilimin artması ve sanatın çoğalmasıyla yöneticilerin, askerlerin erdemlerini yitirmesi ve ahlaklarının bozulmasına sebep olduğunu anlatıyor.  Bu yüzden bozgun ve yenilgilere uğranıldığından bahsediyor. Hatta bir yerde ''…bize birçok bilim öğrettiniz, yüksek bilgilere ulaştırdınız; ama bütün bunların hiçbirini bize öğretmemiş olsaydınız yeryüzünde daha az mı kalabalık olacaktık?  Daha kötü mü yönetilecektik? Daha az güçlü, daha az sağlıklı, daha
EŞ ZAMANLI İNTERAKTİF UYGULAMALAR PROJESİ  “ VÜCUDUN SENİNDİR ONU KORU ” “ SANAL ÂLEMDE GERÇEK GÜVENLİK ” PROJELERİ ÖRNEKLEMİ İLE ANLATIMI 2017-MERSİN Proje Koordinatörü: Ahmet YALKIN / Mezitli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü MEZİTLİ İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ STRATEJİ GELİŞTİRME BİRİMİ PROJE GEÇMİŞİ ( 2015-2017) 1. Vücudun Senindir Onu Koru Projesi ( Mersin ili geneli / 360000 Öğrenci ve Öğrencilerin Velileri) 2. Sanal Âlemde Gerçek Güvenlik Projesi ( Mersin ili geneli / 360000 Öğrenci ve Öğrencilerin Velileri) 3. Mezitli – Eğitim Liderleri Akademisi ( Cumhurbaşkanlığı Protokol Eski Uzmanı / İhsan ATAÖV’ün katılımlarıyla  / İl genelindeki eğitim yöneticilerine ) 4. 2015 KA101 AB Projesi –( Kaynaştırma Öğrencilerine Yönelik /125000 € Hibe Bütçeli ) 5. 2016 KA101 AB Projesi – (Mültecilere Yönelik / 88512 € Hibe Bütçeli ) 6. 2017 KA101 AB Projesi –( Ortaöğretim Kurumlarında Erken Okul Ter

Ruhunuzun bir tarafı, bırakınız 'Çocuk' kalsın !

' A nnesi gül koklasa, ağzı gül kokar' diye özetlese de şair, biz  anlatalım istedik. 'Çocuk' konusunu...                                                            ' Masum ' kimdir deseler, hemen aklımıza ilk olarak 'çocuk' gelir, öyle değil mi?  Tabii ki öyledir. Tüm çocuklar masumdur çünkü. Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın her köşesindeki çocuk kalbi olabildiğince masum çarpar.  Peki çocuğun minicik kalbine sığdırdığı dünyalar kadar masumiyet   neler oluyor da çocuk  büyürken  azalıyor dersiniz?  Neler oluyor da dünyada olabildiğince kötü insanlar, bunca masum çocuk varken hala kötü kalabiliyor? Bu soruların muhtelif cevapları olsa da bizim ortak bir temennimiz vardır. Bir çocuk büyürken, beyni ve kalbindeki masumiyet azalmamalı, aynı zamanda içindeki küçücük çocuğa ait ruh, hep biraz çocuk kalmalıdır.👍  Yoksa etrafındaki acımasız dünyada ne kendisine yapılan haksızlıkları unutabilir. Ne de hataları ve ihanetleri atlatabilir.... Sabah se