Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mustafa Kemal Atatürk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mustafa ➤ Kemal ➤ Atatürk

MUSTAFA Bir çift mavi göz geldi dünyaya. Selanik’te dünyaya gözlerini açtığında ne o şehrin Osmanlı’nın ikinci büyük şehri olduğunu ne de yakın zamanda kaderine terk edilecek  yüz binlerce kilometrekarelik vatan toprağının bir parçası olacağını biliyordu. Fethedilen topraklara yerleştirilmek üzere Anadolu’dan örnek aileler arasından seçilerek gönderilen bir Türk ailesinin altı çocuğunun ortancası olan, Mustafa.  Mustafa büyürken her geçen sene farklı coğrafyalarda bir parçası olmak üzere vatan elden gidiyordu. Devrin yöneticileri ise bu durumu  ya seyretmekle yetiniyor ya da yetersiz tavırlar gösteriyorlardı. Mustafa’yı Kemal’e erdiren yalnızca matematik öğretmeni değildi.  KEMAL İşte bu psikoloji karşımıza Mustafa Kemal’i çıkardı. Vatanı savunarak elde kalacak topraklarda hayalindeki müreffeh ülkeyi kurmak düşüncesi onu kemale erdirdi.   Konunun uzmanları onun bir aydın despotizmi örneği olduğunu söylerler.  Mustafa Kemal  entelektüel bir bakış açısına sahipti lakin bu aydın ve çağını

Bir nükte de sizden olsun

Nükteler İnce anlamları ile bir kitap dolusu laf ile vereceğiniz mesajı bir cümle ile veren zeka ürünü cümlelerdir. Gülümsetirken düşündürdükleri içindir ki muhatabı olduğu kişileri etkileyen, z arif sözlerdir nükteler.  Şaka içeren fakat kırıcı olmayan bu sözler hayatımızın her anında karşımıza çıkarlar.  Nükte sanatında mahir olan '' nüktedan '' olarak anılan kişilerce de zekalarını ortaya koyma yolları olarak ince mesajlar vermek için kullanılırlar. Edebi ve siyasi birçok şahsın ünlü nükteleri vardır. Nükteleri ile yüzyıllarca anılan bu şahıslar kıvrak zekaları ve mesajları ile de örnek olurlar.  Konu ile alakadar eminim birçoğunuzun aklına ünlü nükteler ve nüktedanları gelmiştir bile, hatta gülümsetecek bir yazı beklentinizi de boş bırakmayacağım.  Fakat asıl vermek istediğim mesajı ise yazımın sonunda sakladım. Gülümseyerek başlayacağınız yazının sonunda da düşündürmek niyetindeyim. Yazı nüktelerle ilgili olunca elbette gülümsetmesi de, düşündürm

Ekonomik Tetikçiler

Son günlerde ülkemizin içinde bulunduğu durum ile de alakadar olduğunu düşündüğüm bir kitap okudum.  Yayınlanması bile bir hayli zor olan, birçok güç odağı ve küresel yapının yayınlanmasını engellemeye çalıştıkları ' Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları / John Perkins ' adlı kitap, yazar John Perkins'in büyük bir şirkette çalıştığı süre zarfında bazı devletler üzerindeki etkilerini konu alıyor. Kitabı okurken Türkiye üzerinde oynanan ekonomik oyunu daha iyi anladım diyebilirim.  Ekonomik Tetikçiler ( Kısaca ET ) yoluyla hangi ülkelere diz çöktürüldüğünü, hangi ülkelerin borç batağına saplanarak milli olmaktan çıkarılarak yönetimlerine el konulduğunu, hangi ülkelerin küresel sermaye ağına düşürülerek batırılmaya çalıştıklarını bir ET olan John Perkins, itiraf tadında kaleme almış. Yayınlandığı zamanlarda en çok satan kitaplar arasına giren bu kitap aslında yazarının, bu kitabı yazarak vicdanını temizlemeye çalıştığı bir ürün.  Ve kesinlikle yinelemek istiyorum, tam

Marka Değeri

Seksenlerde çocuk olan birçok kişi  eminim hatırlar.  ''yakalayın yeşil ışığı, hesaplı parlak bulaşığı..." eşliğindeki reklamdaki bulaşık deterjanı markasının, kulaklarımızdaki tınısını. Türkiye'nin ilk markaları olarak  verdikleri reklamlarla evlerimize girmekle kalmadılar, aynı zamanda hayatlarımıza da girdiler. Mesela eskiden mahallenin tüpçüsü sokaklarda gezerken kamyondan duyulan ses, hemen bir markayı çağrıştırırdı. Tüpgaz değil, ''Milangaz'' sipariş edilirdi. Bakkala bulaşık deterjanı almaya gönderirken annem " bulaşık deterjanı değilde Çiti al gel " derdi. O derece hayatımıza girmişti yani marka. Çitilemek diye bir eylem bile türetildi sonrasında. Deterjan eşliğinde birbirine sürterek temizlemek anlamında. O günlerde; Sana yağı derken margarin, Jilet derken tıraş bıçağı,  Mavzer derken uzun namlulu tüfek, Selpak derken kağıt mendil demek isterdik. Burada marka isimleri yazdım fakat, maksadım reklam yap

Karnımızı doyuruyoruz. Peki ya beynimizi ?

Açlık denilince aklınıza ilk gelen kelime nedir diye sorsam? Birçoğunuz, hemen ''Afrika'' diyecektir sanırım.  Bu soruya benim cevabım da, Afrika olurdu. Çünkü bu kelimeyi duyduğumda; açlıktan karnı içine geçmiş, gözleri yuvasından fırlamış bir çocuk beliriyor hemen aklıma. Sanırım, bu resim açlığın insani bir ihtiyaç olmasından kaynaklı.  Açlık oyunları filmini de izleyenleriniz vardır. Bu film senaryosuna göre kura ile seçilen ikişer gencin katıldığı "Açlık Oyunları" düzenlenmektedir. Kısmen eğlence amaçlı, kısmen de halka gözdağı vermeyi hedefleyen bu oyunlarda 24 farklı 'yarışmacı' bütün televizyon seyircilerinin gözleri üzerindeyken, rakiplerini eleme ve hayatta kalma mücadelesi vermektedirl er. Açlık Oyunları filminde temel vurgu hayatta kalmak için bir başkasının hayatına son verebilmektir. Açlık, insanın temel ihtiyaçlarından biridir.  Açlık hissi beslenerek giderilmediği zaman ise, insanın en temel hayati fonksiyonlarını, düşünce yetisin