Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gönül insanı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şehir : İnsan : Kimlik :

Bazı kavramlar adeta gizemli bir şekilde  birbirlerine   bağlıdır.  Bir kavram ifade edildiğinde o kavramın çağrışım yaptığı birden çok kavram hafızamızda belirebilir.  İnsan / şehir / kimlik ilişkisi de bu şekildedir. Girizgah olarak Hacı Bayram Veli Hazretleri'nin asırlar öncesinden günümüze ışık tutan ifadesiyle konuya dikkat çekmek istiyorum.  ''İnsan, şehri inşa ederken, aslında taşın toprağın arasında kendisini inşa eder. Gönülde her ne var ise, şehir olarak görünür.  Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşk ile dolu olanın şehri gülistan olur.'' İnsan şehrin sokaklarında, evlerinde, parklarında, iş yerlerinde, okullarında,  dolayısıyla birçok mekanında yaşar ve zamanla bu mekanlarda da kendisini inşa eder.  İnsanın fikir dünyasının şekillenmesine yaşadığı şehrin katkısı yadsınamaz bir boyuttadır. Şehrin katkısı hem mimari olarak, hem de şehrin diğer kültür ögelerinin etkileri olarak düşünülebilir. Şimdilerde beton ve demirin tercih edildiği sözü

Fotoğraf ve AN

''En iyi makine en iyi fotoğrafı çekseydi en iyi daktiloya sahip olan da en iyi romanı yazardı.'' AN ' ları bir fotoğraf karesine ressam inceliğiyle hapseden Büyük Usta Ara Güler'i kaybettiğimiz bu günde, '' fotoğraf sanatının '' penceresinden bakarak objektifimize takılanları tahlil edelim, n e dersiniz?   Fotoğraf çekilirken zaman durur ve o anın tüm sihri hapsolur tüm renkleriyle fotoğraf karesine. O anın tüm sihrinin hapsolduğu fotoğraflardır ki onlar hatıralarımızdır aslında.  Fotoğraf bazen: Sevdiğine söyleyemediğin sözlerdir.  Anaya, babaya, sılaya özlemdir. Bir bakışla anlatılabilen sözler kadar çoktur görmesini bilene. Tekine bile bir kitap dolusu hatıra sığabilen geçmişimizdir. Zamanı durduran insan manzaralarının, bir kareye sığması olarak da değerlendirilen bir sanattır. Tüm dünyada fotoğraf sanatı denilir o yüzden bu sanata. Ve fotoğraf sanatçısı denilir, bu kareleri bir kağıda hapsederken yüreğinin güzell

Sayın hamili kart sahibi kardeşim ;

ETİKETLER  Meselemiz ne senin kartın, ne de mesleğin/etiketin...  Meselemiz etiketimizin yani mesleğimizin, kişiliklerimiz ve cemiyet hayatı üzerine yansımaları…  Şimdi, benlik algınıza sesleniyorum.  Benlik algısı kısaca kişinin kendisi hakkındaki algılarıdır. Ben dürüstüm, ben öfkeliyim, ben hırslıyım, ben çalışkanım, iyiyim, sabırlıyım, kararsızım vb…  Kişideki kendine güven, olumlu ve gerçek bir benlik algısı ile mümkündür. Bu sebeple de kendimize olan güveni sağlamak için olumlu ve gerçek benlik algısına nasıl ulaşacağımızı bilmemiz gerekir.  Olumlu ve gerçek benlik algısına sahip bir insanın cemiyet hayatındaki katkıları şüphesiz sayılamayacak kadar fazla olacaktır. Kişinin bu benlik algısı onu olması gerekene götüren ve kişiliğini şekillendiren bir olgu olacaktır.  Cemiyet hayatında hiç kimse faydasız değildir. Her birey, önemli bir işlevi yerine getirmektedir; bütünü oluşturan yapboz parçaları gibi, bireyler de cemiyeti oluşturmaktadır.  Eşyanın tabiatı gereği toplum hayatın

Gönül

Kendisi özbeöz Türkçe bir kelimedir; “gönül”  Başka dillere çevrilmesi pek de mümkün olmayan, Çevrilmeye çalışıldığında hep anlamı azalan, anlamını yitiren, Sadece ve sadece yürek dilinde telaffuzu mümkün olan bir sözcüktür... Sözcüktür; fakat dili de vardır, lügatı da, Gönül dili bilenler, gönül diliyle anlaşır... Gönülden türküler/şarkılar konulur bazen albümlerin isimleri, Türkülerimizde ve şarkılarımızda çok sık tekrarlanır, şiirlerimizde efsunlu bir satırın içinde bulur kendini. Kullanıldığı yer ister türkü olsun ister şarkı, şiir, nesir... Hep bambaşka anlamlar katar dokunduğu yerlere... Neşet Ertaş'ın türküsünde gönlün dağı olur, ‘ Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca / Akar can üstüne sel gizli gizli ’  Diye seslenir gönül ehline büyük üstat... Sabahattin Ali'nin şiirinde bir çağrı olur, ‘Başın öne eğilmesin / Aldırma gönül aldırma /  Ağladığın duyulmasın / Aldırma gönül, aldırma ’ diye haykırır işitenlerine... Anlatırken ‘ gönülden dinleyiniz