Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gerçek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gerçek / Hakikat - Eğri / Doğru

İnsanlık tarihi kadar eski bir konudur bu... İnsan dünyaya geldiği ilk andan itibaren öğrenme macerasına da çıkmış olur. Öğrenilen her şey beynimizde kavramlarla ifade edilerek kodlanır. ' Kalem ' dediğimiz zaman aklımıza gelen nesneyi, kalem kavramının beynimizdeki çağrışımının görüntüsü olarak kavramsallaştırırız.  Kavramsallaştırma ürünü olarak öğrendiğimiz ve hayatımıza tatbik ettiğimiz olgular içerisinden gelin; hakikat, gerçek ve eğri, doğru kavramlarını inceleyelim. Bakalım bu kelimelerin çağrışımları ve hayatımıza yansıları arasında tutarlılık var mı?  Hakikat/Gerçek Hakikat ile gerçek arasında da yukarıdaki örneğe benzer bir ilişki bulunur. Orhan Hançerlioğlu, “gerçek” ifadesini nesnel gerçeklikle ifade ederken, “hakikat”i ise gerçeğin beyindeki ifadesi olarak değerlendirir. Yani masamızdaki çiçek gerçek, onun beynimizdeki ifadesi ise hakikattir. Bu ifadeye göre Hakikat, gerçeğin kendisini değil bizim anlamlandırdığımız şekliyle yansımasından ibarettir.  Eğri/Doğru Des

Anlam Yüklediğim Kelimeler

İfade dünyamızın anlam kazanmasını sağlayan trenin nahif vagonlarıdır kelimeler. Kelime vagonlarının oluşturduğu cümle katarlarının  birbirine bağladığı her şey bizi ifade eder.  Kelimelere yüklediğimiz anlamlarla kurulan cümleler ifadelerimizdeki; açık, duru ve keskin hatlarla duygularımızı taşır karşımızdakine.  Anlam yüklediğimiz kelimeler farklı farklı olabilir. Ben üzerinde en çok düşünüp kafa yorduğum bazı kelimeleri aşağıda sizlerle paylaşarak kendimi ifade etmeye çalıştım.  Dolunay Aynı gökyüzü kiminin hasretinin, kiminin vuslatının çatısı. Bazısı gam çekip ağlarken bazısı güler. Aç ile tokun, dost ile düşmanın, haklı ile haksızın aynı gökyüzünün kapsayıcılığı altında, aynı ay ışığını izlemesi ne garip şey. Sevda türküleri söyleyenler ile dert çekip inleyenlerin aynı zaman ve mekanı paylaştığını düşündüğümde derin bir hüzün kaplıyor benliğimi. Gariban yüreğime fazla geliyor bu haller. Gözlerimi kapatırken maddenin anlamsız gerçeğine mananın dehlizlerle kaplı sırrını düş

ASIL | SURET | GERÇEK

Asıllarla suretlerin sahnesidir hayat. Adına hayat denilen bu sahnede asıllarla suretlerin duruşmaları sürerken, gerçeği arar dururuz. Duygularımızda, işlerimizde ve ilişkilerimizde bazen asıllara bazen de suretlere bürünerek hayatımızı sürdürürüz. İnsan için aslolan ise kendi gerçeğini bilmektir. Bu gerçek bizi biz yapan benliğimizden gelir. Benliği ahlaki prensiplerle işleyen, temiz ve insani duygularla kaplı bir insanın suretlerle işi olmaz. Hayatı yekten ve asıllarla yaşar. Sade bir mantıkla, evrensel değerlere uygun, iyilik temelli bir dünyası olur. Genelde çok çevresi, parası ve itibarı olmadan da geçip gider... Kendi gerçeğinin farkında olmayan, benliğinde ahlaki kırıklıklar barındıran insan ise genelde suretlerle yaşar. Sureti haktan görünmeye çalışsa da hayatı taklit ve tenkitlerle doludur. Başka kişileri veya grupları taklit ederek giriştiği iş ve ilişkileri yüzünden bir türlü kendi olamadığı gibi bunları tenkit ederek de enerjisini