Ana içeriğe atla

Kayıtlar

akıl etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yarını Dünde Aramak

"Geçmiş zaman odur ki hayali cihan değer"  diyerek geçmişi yâd ederiz ya hani.  Geçmişi düşünüp dalar gideriz bir yerlere... İşte o vakitlerde anılarımız bir sinema perdesi gibi gelir geçer gözümüzün önünden. 'Bir yıl 365 dündür ' diyerek a nılarımızı hatırladığımızda bazen hüzünlenir, bazen seviniriz. Türlü hisler içinde gah ağlamaklı oluruz, gah güleriz. En çok da zaman ne de çabuk geçiyor diye hayıflanırız. Öyle değil mi? Zaman geçmesine geçiyor dostlar,  fakat birikimimiz nedir? Gelin hep beraber kendimize bu soruyu sorup düşünelim. Zaman geçerken nasıl bir birikim yapıyoruz. AN'ı yaşayarak mı geçiyor zaman yoksa berhava mı? İnsan ömrü dediğiniz kısa bir lahza. Göz açıp kapayınca gibi hissettiğimiz olgu aslında kırlardaki  bir kelebeğin ömrü gibi bir şey. Başlangıcını ve bitişini bilmenin; annemizi babamızı, memleketimizi, rengimizi, seçmenin mümkün olmadığı bu kısacık  zaman parçacığında yaşayıp ekip biçip gideceğiz. Gelin kıymet hususunda n

Sosyal Medyanın Gücü ve Etkisi

Amerika’da 2012 yılında, 16 yaşına basan genç bir kızın Facebook üzerinden arkadaşlarına göndermek istediği davetiye gizlilik ayarını yanlış seçtiği için otuz bin civarında kişiye gitti.  Evine davet ettiği kişiler gelmeye başlayınca olayın yanlışlığı anlaşıldı ve polis çağırmak zorunda kalmıştı. O günlerde akıllı telefonların kullanımının pek yaygın olmadığını belirtmek lazım. Bu hatayı şimdilerde sosyal medya üzerinden yapsa idi belki de bu sayı yüz binlerle anılırdı.  WhatsApp gruplarından veya diğer sosyal medya ağları üzerinden popüler bir haberin veya videonun kitlelere ulaşma hızı neredeyse ışık hızıyla yarışıyor desem abartmış olurum. Fakat bu abartı da olsa gerçeklik payı olan bir abartıdır.  15 Temmuz hain darbe girişimi esnasında da sosyal medyanın gücü ve etkisi bir kere daha ortaya çıkmadı mı? 15 Temmuz gecesi Twitter, Facebook ve diğer sosyal medya ağlarında paylaşılan "darbe girişimi" haberleri kısa sürede milyonlarca kişiye ulaştı.    Gazetelerin android

Karnımızı doyuruyoruz. Peki ya beynimizi ?

Açlık denilince aklınıza ilk gelen kelime nedir diye sorsam? Birçoğunuz, hemen ''Afrika'' diyecektir sanırım.  Bu soruya benim cevabım da, Afrika olurdu. Çünkü bu kelimeyi duyduğumda; açlıktan karnı içine geçmiş, gözleri yuvasından fırlamış bir çocuk beliriyor hemen aklıma. Sanırım, bu resim açlığın insani bir ihtiyaç olmasından kaynaklı.  Açlık oyunları filmini de izleyenleriniz vardır. Bu film senaryosuna göre kura ile seçilen ikişer gencin katıldığı "Açlık Oyunları" düzenlenmektedir. Kısmen eğlence amaçlı, kısmen de halka gözdağı vermeyi hedefleyen bu oyunlarda 24 farklı 'yarışmacı' bütün televizyon seyircilerinin gözleri üzerindeyken, rakiplerini eleme ve hayatta kalma mücadelesi vermektedirl er. Açlık Oyunları filminde temel vurgu hayatta kalmak için bir başkasının hayatına son verebilmektir. Açlık, insanın temel ihtiyaçlarından biridir.  Açlık hissi beslenerek giderilmediği zaman ise, insanın en temel hayati fonksiyonlarını, düşünce yetisin

Gönül

Kendisi özbeöz Türkçe bir kelimedir; “gönül”  Başka dillere çevrilmesi pek de mümkün olmayan, Çevrilmeye çalışıldığında hep anlamı azalan, anlamını yitiren, Sadece ve sadece yürek dilinde telaffuzu mümkün olan bir sözcüktür... Sözcüktür; fakat dili de vardır, lügatı da, Gönül dili bilenler, gönül diliyle anlaşır... Gönülden türküler/şarkılar konulur bazen albümlerin isimleri, Türkülerimizde ve şarkılarımızda çok sık tekrarlanır, şiirlerimizde efsunlu bir satırın içinde bulur kendini. Kullanıldığı yer ister türkü olsun ister şarkı, şiir, nesir... Hep bambaşka anlamlar katar dokunduğu yerlere... Neşet Ertaş'ın türküsünde gönlün dağı olur, ‘ Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca / Akar can üstüne sel gizli gizli ’  Diye seslenir gönül ehline büyük üstat... Sabahattin Ali'nin şiirinde bir çağrı olur, ‘Başın öne eğilmesin / Aldırma gönül aldırma /  Ağladığın duyulmasın / Aldırma gönül, aldırma ’ diye haykırır işitenlerine... Anlatırken ‘ gönülden dinleyiniz

Özgürlük Kavramı ve Akıl Üzerine

Özgürlük nedir derseniz, en baştan söyleyeyim. Dünyadaki tanımları kadar geniş bir kavramdır...  Bir çok düşünür, bilim insanı, felsefeci, öğretmen, işçi, yurdum insanı gibi toplumun her kademesinde bulunan kişiler tarafından farklı tanımlarla karşımıza çıkar özgürlük. Benim anladığım herkesin bir özgürlük tanımının olduğudur. İnsan psikolojisi açısından her insanın farklı bir yapıda bulunduğu bir gerçektir. De ki: “Herkes kendi yaratılışına (fıtrat tarzına) göre davranır. Şu halde kimin daha doğru yolda olduğunu Rabbin daha iyi bilir.” (İsra 84)  Yukarıdaki ayet bizlere her insanın farklı fıtrat üzere yaratıldığı gerçeğini bildirir... Her insanın farklı bir mizacı ve fıtratı varsa herkesin de özgürlük anlayışının birbirinden farklı olması çok normaldir o halde...  Hatta herkesin hayatında farklı zamanlarda farklı kavramlarla tanımlanır özgürlük.  Bana, özgürlük nedir diye sorarsanız? Kendi hayatım üzerinden, örneklerle anlatayım. Yedi yaşımdayken sorsaydınız bu soruyu ban