Sistemle ilgili afili bir başlık atarak dikkatleri yazıya cezbetmek maksadında olsam da, derdim muhatapları düşündürmek ve bu eylemin harekete dönüşmesidir.
Sistem denilince akla gelen o kadar çok mekanizma vardır ki...
Sistem denilince akla gelen o kadar çok mekanizma vardır ki...
Sistem özünde; birçok mekanizmanın kendine özgü yöntemlerle düzenlenmesidir.
Bir öğrenci için sistem, e- Okul Sistemidir.Bir hasta için ise Merkezi Hekim Randevu Sistemi...
Eğer bir yüksek lisans veya doktora mezunuysanız, YÖK’ün Ulusal Tez Veri tabanında teziniz herhangi bir intihale karşı korunma altındadır, sizin bin bir emekle hazırladığınız çalışmanız, diğer araştırmacılara sizin adınızla yol göstermektedir. TÜBİTAK’ın ULAKBİM birimi de aynı şekilde hizmet görmektedir.
Örnekleri çoğaltırsak sayfada emin olun, yer kalmaz ve sıkılırsınız.
Yukarıdakilerin hepsini birden kapsayan vatandaşların birçok resmi işini gerçekleştirdiği başka bir sistem olan E-Devlet uygulamaları ise son günlerde dikkatleri üzerine toplayarak gelişmeye devam eden faydalı bir sistemdir.Bu noktada bence gündemde yer bulmasına gerek olmayan konuları da zamansız olarak ülke gündemine getirmesinden dolayı eleştiriye açık olsa da, e- Devlet sisteminin hakkını teslim etmek gerekir. Bu sistem sayesinde, insanlar işlerini kolayca tamamlayabilmektedir.
'Nazar, manzaraya göre değişir' derler.
Bu bakışaçısıyla konuyu derinleştirdiğimizde, sistemlerin insanların günlük hayatta işlerini kolaylaştıran argümanlar olduğu düşüncesinin doğru olduğunu görürüz.
Peki sistemler iyi birer argüman ise, neden sorunlarımızı sihirli bir değnek gibi çözmüyorlar?
Neden, sistem sorunsalı?
Bu sorunun cevabını, sistemleri daha büyük boyutta düşünerek cevap verelim istiyorum.
Sistemler küçük çaplı olduklarında, bir iş veya işlemi çözmek adına işi kolaylaştıran unsurlardır. Sistemler büyüdükçe, etki alanlarıyla birlikte çözüm kapasiteleri de artmaktadır.
Örneğin; Çiftçi Kayıt Sistemi ( ÇKS) tek başına çiftçilerin tarım alanındaki sayısal verilerini tutarak işlerini kolaylaştırır; fakat ülkenin tarımsal alandaki sorunlarını tarım alanındaki tüm dinamiklerle birlikte bütün sistemlerin ortak ele alınabileceği bir yapı çözecektir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında ülkemizdeki makro sistemlerin sorunlarına çözüm yolları nelerdir?
Bir mutlak örnekle konuyu açıklayalım:
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 21 Haziran 2017’de yayımladığı istatistiklere göre, ülkemiz karayolu ağında 2016 yılında toplam 1 milyon 182 bin 491 adet trafik kazası meydana gelmiştir. Bu kazaların 997 bin 363 adedi maddi hasarlı, 185 bin 128 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır. Trafik kazaları sonucunda 7 bin 300 kişi öldü, 303 bin 812 kişi yaralandı. Ülkemizde bir yılda trafik terörüne, diğer yılları da incelediğimizde 6000-7000 kişi ortalama olarak kurban vermekteyiz. Oysa bu oran WHO ve EU istatistikleri incelendiğinde, AB ülkelerinde bizdeki değerlerden çok, çok daha az olduğunu görmekteyiz. Özellikle bazı ülkelerle aramızda açık ara fark vardır.
O zaman akla iki soru gelmektedir.
Birincisi; AB ülkelerinin trafik uygulamaları, kanunları, kuralları bizim uygulamalarımızdan daha mı iyidir?
İkincisi ise bizde bu kadar ölüm oranı yüksek iken biz bu konuda neler yapmaktayız?
Bu soruların cevapları aslında çok da zor değildir. Bizim uygulamalarımızın, kanunlarımızın, kurallarımızın AB üyesi ülkelere nazaran eksik yanı çok azdır; fakat insan faktörü devreye girdiğinden uygulanabilirlikleri düşük gözlenmektedir.
Bizde sistemler genelde küçük çaplı sorunları çözmek adına kurulmuş yapılar olduğundan büyük çaplı sorunlarda sistemler bütünleşik çalışmadıklarından çaresiz kalmaktadırlar. Tabii bir de insan faktörü işin içine girince tümden işler aksamaktadır.
Örneğin bir kentte trafik sorununun çözümü için;
Elektronik Denetleme Sistemlerinin ( EDS ) , MOBESE sistemlerine entegre edilerek araçların hız, şerit ihlali, ışık ihlali gibi çeşitli kural ihlallerini, insan eli değmeden otomatikman cezaya dönüştüren bir sistem kurulduğunu varsayalım.
Sistem ilk çalışma günlerinde birçok sürücüye otomatik olarak ceza kesecek; fakat istatistiksel değerler incelendiğinde ceza oranları günden güne azalarak seyredecektir öngörüsünde bulunabiliriz.
Burada anlatılmak istenilen; tek başına hiçbir sistemin yeterli sonucu vermeyeceği, gereken kadar sistemin bütünleşik çalışmasının sonucunun daha iyi olabileceğidir.
Yukarıdaki trafik örneği, ülkemizdeki her gün karşı karşıya kaldığımız birçok sorun için çözüm noktasında sistemlerin bütünleşik çalıştırılması anlamında örnek bir çözüm önerisidir.
Mesela eğitim sistemindeki sorunların çözümü noktasında, konunun bütün muhataplarının etkili bir işbirliği ile tüm dinamik sistemlerin çalıştırılması sorunlara çözüm getirebilir veya ülkemizdeki başka sorunlarla ilgili tüm taraflar ortak sistemsel çözüm yolları üretebilirler.
Bütün sorunlar yakın planda bakıldığında büyük görünür; fakat sorunlarına uzaktan bakabilen insanlar sorunun farkına varıp çözüm yolları üreten kişiler olacaktır.
Sistemsel çözümler üretmek isteyen yönetici pozisyonundaki kişilerin sorunlara uzaktan bakarak çözüm yolları aramaları onları başarıya götürecektir. Sistemleri ise bütünleşik çalışabilecek şekilde dizayn etmek gerekir.
Ülkemizdeki sorunlardan terör, eğitim, sağlık, işsizlik vb. gibi konuların hepsi de bir veya birkaç bakanlığın ortak çalışması ve birçok sistemin bütünleşik işbirliği neticesinde çözüm önerisi sunulabilecek konulardır.
“Sistem mühendisliği”, karmaşık sistemlerin ya da bu sistemleri oluşturan alt sistemlerin tasarımını, üretimini ve bakımını, zaman ve maliyet kısıtlarını da göz önünde bulundurarak, gerçekleştirmek amacını taşır.
Sistem mühendisleri misali gibi ülkemizde birçok köklü sorunun çözümü için sistemler üzerine kafa yoracak, gerekirse bunları birleştirecek veya ayıracak çözüm odaklı kişiler veya kurumlar ihdas edilmelidir düşüncesindeyim.
Söz konusu hususa “kurum sayısındaki artış, ataleti artırır” diyenler çıkacak olsa da, çözüm noktasında sistemsel analizler yapıldığında, görülecektir ki milletin menfaatine fayda sağlayacak uygulamalar ortaya çıkacaktır.
Son bir örnekle konuyu özetleyecek olursak, sağlık sisteminin hali şöyle tasvir edilebilir bir halde idi;
SSK denilen kuruma bağlı çalışanlar SSK Hastanelerinde, Emekli Sandığına tabii kişiler kurum hastanelerinde, Bağkur sistemine tabii kişiler ise devlet hastanelerinde tedavi görüyor ve ilaçlarını alıyorlar idi.
Doğal olarak, bu durum, ayrıcalıklı zümrelere daha iyi sağlık hizmeti, diğerlerine daha kötü ve karmakarışık bir sağlık hizmeti sunuyor idi.
Hal böyle iken tam da üzerinde fikir yürüttüğümüz sistemsel düşüncenin sorunları çözeceği kanaatiyle sisteme yapılan dokunuşlar, tümleşik çalışma prensipleri ile bu sorun günümüzde neredeyse yok denecek kadar azalmıştır.
Ezcümle, sorunları analiz edip gerekli sistemleri çalıştırarak çözmek milletin menfaatine olacaktır.
Ferdin ve toplumun ihtiyaçları analiz edilerek hangi sorunların nasıl bir sistem düzenlemesi ile çözülebileceği bulunabilir.
Sözün özü, sorunları enine boyuna analiz ederek, aksaklıkları belirleyerek ve bunların çözümlerine yönelik sistemleri çalıştırmak, milletin ve devletin menfaatine olacaktır.
Sağlıcakla, hoşça kalın...
Yorumlar
Yorum Gönder