Ana içeriğe atla

Alevilik

İnsanı hayatın orta noktasına koyarak; felsefesini, öğretilerini, türkülerini,  deyişlerini hep insan üzerine yoğurmuş bir Anadolu zenginliğidir Alevilik.

''Alevi'' Ali'yi seven, Ali'nin yolundan giden anlamına gelmektedir. İslam çerçevesinde; Hz. Ali ve on iki imamın yorumlarının dünya görüşüyle harmanlandığı bir öğreti olarak anılır. Tarihin en acı olaylarından biri olan Kerbela Vakası (680), tarihi süreç içerisinde görülen etkileriyle İslam toplumunu Alevi-Sünni olarak ikiye ayırmıştır. Türklerin İslamiyet'i kabulü bu elim hadisenin bir hayli zaman sonrasına tekabül etse de Türk toplumu da bu ayrışmadan nasibini almıştır.

Tarihsel süreçte inançları üzerinde çeşitli şer odakları tarafından yanlış söylenti ve uydurmaların çıkarıldığını ve bunun zaman zaman bazı devlet ricali tarafından da desteklendiğini görürüz. Bu sebeplerden dolayıdır ki toplumun geri kalanı tarafından yıllar yılı memleketin en ücra köşelerinde yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Zaman içerisinde orman kıyılarına itilmiş köylerinde geçim kaynaklarıyla alakalı anıldıkları "tahtacı" lakabı da bu yüzdendir.

Bütün bunlara rağmen onlar Anadolu topraklarında bin yıldır süren kardeşlik hukukunun ayrılmaz bir parçası olmaktan hiç vazgeçmemiş ve bizi biz eden değerlerden birisi olarak bu topraklara değer katmaya devam etmişlerdir.

Yukarıda anılan sebepler neticesinde çoğunlukla kapalı yaşamak zorunda kalmış bir topluluk olsalar da bu durum mevcut bulundurdukları Türk kültürel ögelerini koruyarak kuşaktan kuşağa aktarımını sağlamıştır. Alevilerin Türk kültürel ögelerini muhafaza edişlerini; öğretilerinde, sözlerinde, türkülerinde, semah törenlerinde, gelenek ve göreneklerinde kısacası törelerinde görebiliriz.

Orta Asya ülkelerinden birine TRT için belgesel çekmeye giden bir yapımcının anlattığı bir olay konumuzun şimdiye kadarki kısmını özetler diyebilirim. TRT yapımcısı bir sabah televizyonda semah törenine çok benzeyen bir halk dansı izler. Bu törenin semah töreni olup olmadığını soran yapımcı, bunun yöresel bir halk dansı olduğunu duyduğunda şaşkınlığını gizleyemez. Alevilik öğretisi Türk töresini tarihin zorlu şartlarından bir zırh gibi koruyarak zamanımıza kadar getirmiştir. 

Toplum olarak çektikleri çilelerle doğru orantılı bir şekilde içinde bulundukları zor hayat şartlarını tasvir ettikleri yanık türküleri havalandırarak adeta ''Öz ağlamayınca göz ağlamaz'' atasözünün anlatımını yaşayarak öğrenseler de içlerindeki insan sevgisi hiç azalmamıştır diyebiliriz.

Alevilikte; din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm insanlara eşit mesafede yaklaşılarak, hümanist anlayışın en güzel örneklerini esas alınır.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte zamanla toplumdaki bilgi noksanlığı ve yanlış anlaşılmalardan kaynaklı ayrışma, yerini bütünleşmeye bırakmıştır. Bu bütünleşmeyle birlikte Aleviliğin Türk kültüründeki yeri ve önemi ile ilgili çalışmalar giderek çoğalmaktadır. 

Türkmen Alevisi olarak bildiğimiz bu topluluğun; Türk kimliği ve töresinin Anadolu topraklarında  bu denli canlı tutulmasında büyük emeği vardır. Kurtuluş Savaşında yüreklerini ortaya koyarak bu devletin mayasına büyük katkı sağlamışlardır.

Sayısız bilim insanı, bürokrat, şair, yazar, zanaatkar yetiştirmişlerdir. Bütün baskılara rağmen Türk kültürünü yaşayıp, yaşatmaktan geri kalmamış bir toplumdur.

Tersine Sorular ¿
  • İslami kaynaklar Hz. Ali üzerinde; ilim, samimiyet, fedakarlık, şefkat ve kahramanlık gibi birçok  konuda  ittifak eder. ''Alevi'' kelimesi, Hz. Ali'yi seven anlamına geldiğine göre, Hz. Ali'yi seven herkes ''Alevi'' sayılmaz mı ¿
  • Bir gökkuşağını andıran Anadolu'da; deyişlerin, sözlerin, gelenek ve göreneklerin bin yıldır nesilden nesle aktarılmasında büyük emeği olan bu nahif toplum olmasaydı, gök kuşağımız renklerinden birini kaybetmez miydi ¿
Söze Esas
Kilimi oluşturan ilmeklerin sayısı ve sıklığı, kilimin uzun yıllar dayanmasını sağlar. Toplum da bir kilim misali; farklı etnik köken, dini inanış, siyasi görüş vb. gibi faktörlerin etkisi altında yaşayan canlı bir yapıdır. Bu yapının her bir parçası bir diğeriyle olan bağı ve eşsiz varlığı nedeniyle değerlidir. 

Kilimin bir ilmeğinin kopması nasıl ki kilimi zayıflatır. Toplumu oluşturan her bir unsur da bu yönüyle yaşatılmalıdır. Toplumsal öğeler üzerinde yıkıcı söz ve eylemler bu yapıyı zayıflatarak kader, kıvanç ve tasa ortaklığını bozacaktır. 

Bu toprağın kadim unsurlarından biri olan Alevilik inanışını benimsemiş kardeşlerimiz, Anadolu Ereni Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin ve nicesinin emanetidir.

“Asalet boyda değil soyda, İncelik belde değil dilde, Doğruluk sözde değil özde, Güzellik yüzde değil, yürekte olur.” ( Hz. Mevlana )

İyilikten ayrılmadan, doğruluğu şiar edinerek, her ne arar isek kendimizde arayıp bulmak ve iyilerle bir ömür geçirmek dileğiyle.

Sağlıcakla, hoşça kalın.

Yorumlar

Blogdaki Popüler Yayınlar

Bilim : Sanat : Toplum :

Toplumun Gelişmesinde; Bilim mi Sanat mı Daha Önemli ? Jean Jacques Rousseau tarafından 1750 yılında yazılan ''Bilimler ve Sanatlar Hakkında Nutuk/Söylev'' kitabındaki yazarın görüşü, az sonra okuyacağınız satırlardaki şahsi görüşlerime tam olarak uyuşmuyor diyebilirim. Toplumların gelişmesinde bilim ve sanat konularının rollerini eğer merak ediyorsanız hep birlikte merakımızı giderelim, ne dersiniz? Rousseau kitabında; bilimin ve sanatın insanları boş uğraşlara yönelttiğini ve erdem kavramını bitirdiğini söylüyor. Bilimin artması ve sanatın çoğalmasıyla yöneticilerin, askerlerin erdemlerini yitirmesi ve ahlaklarının bozulmasına sebep olduğunu anlatıyor.  Bu yüzden bozgun ve yenilgilere uğranıldığından bahsediyor. Hatta bir yerde ''…bize birçok bilim öğrettiniz, yüksek bilgilere ulaştırdınız; ama bütün bunların hiçbirini bize öğretmemiş olsaydınız yeryüzünde daha az mı kalabalık olacaktık?  Daha kötü mü yönetilecektik? Daha az güçlü, daha az sağlıklı, daha

Ruhunuzun bir tarafı, bırakınız 'Çocuk' kalsın !

' A nnesi gül koklasa, ağzı gül kokar' diye özetlese de şair, biz  anlatalım istedik. 'Çocuk' konusunu...                                                            ' Masum ' kimdir deseler, hemen aklımıza ilk olarak 'çocuk' gelir, öyle değil mi?  Tabii ki öyledir. Tüm çocuklar masumdur çünkü. Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın her köşesindeki çocuk kalbi olabildiğince masum çarpar.  Peki çocuğun minicik kalbine sığdırdığı dünyalar kadar masumiyet   neler oluyor da çocuk  büyürken  azalıyor dersiniz?  Neler oluyor da dünyada olabildiğince kötü insanlar, bunca masum çocuk varken hala kötü kalabiliyor? Bu soruların muhtelif cevapları olsa da bizim ortak bir temennimiz vardır. Bir çocuk büyürken, beyni ve kalbindeki masumiyet azalmamalı, aynı zamanda içindeki küçücük çocuğa ait ruh, hep biraz çocuk kalmalıdır.👍  Yoksa etrafındaki acımasız dünyada ne kendisine yapılan haksızlıkları unutabilir. Ne de hataları ve ihanetleri atlatabilir.... Sabah se
EŞ ZAMANLI İNTERAKTİF UYGULAMALAR PROJESİ  “ VÜCUDUN SENİNDİR ONU KORU ” “ SANAL ÂLEMDE GERÇEK GÜVENLİK ” PROJELERİ ÖRNEKLEMİ İLE ANLATIMI 2017-MERSİN Proje Koordinatörü: Ahmet YALKIN / Mezitli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü MEZİTLİ İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ STRATEJİ GELİŞTİRME BİRİMİ PROJE GEÇMİŞİ ( 2015-2017) 1. Vücudun Senindir Onu Koru Projesi ( Mersin ili geneli / 360000 Öğrenci ve Öğrencilerin Velileri) 2. Sanal Âlemde Gerçek Güvenlik Projesi ( Mersin ili geneli / 360000 Öğrenci ve Öğrencilerin Velileri) 3. Mezitli – Eğitim Liderleri Akademisi ( Cumhurbaşkanlığı Protokol Eski Uzmanı / İhsan ATAÖV’ün katılımlarıyla  / İl genelindeki eğitim yöneticilerine ) 4. 2015 KA101 AB Projesi –( Kaynaştırma Öğrencilerine Yönelik /125000 € Hibe Bütçeli ) 5. 2016 KA101 AB Projesi – (Mültecilere Yönelik / 88512 € Hibe Bütçeli ) 6. 2017 KA101 AB Projesi –( Ortaöğretim Kurumlarında Erken Okul Ter