Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Adalet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tamamlama Müdürü

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Osmanlı'nın son zamanlarında iki medeniyet arasında bocalayan Türk toplumunun davranışlarını eleştirel dilde konu aldığı mizahla dolu bir romanıdır. Bilenler bilir, bilmeyenler için kısaca şöyle ifade edelim. Romanda saatlerin doğru zamanı göstermesi için  ayarlanması gereksinimini bir kuruluş yardımıyla gidererek bu yolla para kazanma gayesi güden dolandırıcı karakterli Halit Ayarcı'nın, Hayri İrdal karakteri yardımıyla Saatleri Ayarlama Enstitüsünü kurması ve sonunda bu kuruluşun çöküşü anlatılmaktadır.  Devletten destek alarak gelişen, halk ve yabancı ülkeler nezdinde de itibar gören bu  kuruluşta yapılan tek şey abesle iştigaldir.  Romanın yazımızla alakalı kısmı ibretliktir. Kuruluş maksadı itibarıyla gereksiz olan bu yapının foyasının ortaya çıkmaması için çalışanlarının da; yakın akraba, komşu, arkadaş gibi kişilerden seçilmesi gerekir.  Hal böyle olunca her bir tanıdığa belirli görevler paylaştırılması doğal bir s

Bilinç/sizler

Kadınlara, çocuklara, hayvanlara ve ağaçlara zalimce davranılan bir dünyada, türlü kötülükleri gerçekleştiren bir güruh ile beraber, aynı gök kubbenin altında, acılarla dopdolu bir çağda yaşıyoruz. "Ben bu çağdan nefret ettim. Etimle, kemiğimle nefret ettim." diyen Cahit Zarifoğlu ağabey ne güzel demiş.  Her geçen gün nefret etmeye binlerce sebebimizin olduğu kirli bir çağ bu. Acının dini, dili, ırkı, cinsiyetinin olmadığı gibi yürekleri yakan acıların tarifi de mümkün değil... Gündeminin sık sık değişmesine alışan bir toplum olarak; acılara, zalimliklere, hunharca işlenen cinayetlere ve türlü kötülüklere de alışıyoruz diye düşünüyorum. Her geçen gün; kadın cinayeti, hayvan katliamı vb. cinnet örnekleri gibi olumsuz örnekler, basın ve sosyal medya tarafından bir marifet gibi gözler önüne seriliyor.  Bazı basın organları sırf reyting uğruna bu tür kötülüklerin ifşa edilip, insanların ayıplarının duyurulması ve ayyuka çıkarılması şaklabanlığına soyunurken, onları izleyen güruh

Yarını Dünde Aramak

"Geçmiş zaman odur ki hayali cihan değer"  diyerek geçmişi yâd ederiz ya hani.  Geçmişi düşünüp dalar gideriz bir yerlere... İşte o vakitlerde anılarımız bir sinema perdesi gibi gelir geçer gözümüzün önünden. 'Bir yıl 365 dündür ' diyerek a nılarımızı hatırladığımızda bazen hüzünlenir, bazen seviniriz. Türlü hisler içinde gah ağlamaklı oluruz, gah güleriz. En çok da zaman ne de çabuk geçiyor diye hayıflanırız. Öyle değil mi? Zaman geçmesine geçiyor dostlar,  fakat birikimimiz nedir? Gelin hep beraber kendimize bu soruyu sorup düşünelim. Zaman geçerken nasıl bir birikim yapıyoruz. AN'ı yaşayarak mı geçiyor zaman yoksa berhava mı? İnsan ömrü dediğiniz kısa bir lahza. Göz açıp kapayınca gibi hissettiğimiz olgu aslında kırlardaki  bir kelebeğin ömrü gibi bir şey. Başlangıcını ve bitişini bilmenin; annemizi babamızı, memleketimizi, rengimizi, seçmenin mümkün olmadığı bu kısacık  zaman parçacığında yaşayıp ekip biçip gideceğiz. Gelin kıymet hususunda n

Adalet : İsraf : Zaman :

5 Dakikada; Bu yazıyı okurken harcayacağınız beş dakikalık zaman dilimi içerisinde dünyada ortalama olarak; 1250 bebek doğacak ve bunların 55'i açlık sınırının altında büyüyecek. Dünyanın değişik yerlerine 1800 yıldırım çarpacak. İrili ufaklı 25 deprem olacak. 90'ı açlıktan olmak üzere 535 kişi hayatını kaybedecek. 81175 varil petrol tüketilecek. Ben bu istatistiği bir internet sayfasında gördüğüm zaman açıkçası üzerinde çokça düşünmüştüm. Dünyanın büyüklüğü ve insanın acizliği karşısında ise sarsılmıştım. Bir yanda ebeveynlerinin banka cüzdanlarında bol sıfırlarla geleceklerini garantiye almış bebekler, d iğer yanda açlık ve  sefalet içerisinde geçecek bir ömre kaç savaş sığacağından bile belirsiz bebekler... Aynı dünyada, aynı havayı soluyarak geçirecekleri süreli bir zaman dilimi içerisinde pek de adil olmayan bir serüvende yaşayacak ve ölecekler. Müzede bir gün ve adalet kavramı; Geçenlerde aile dostlarımızla Çingene