Ana içeriğe atla

Toplumsal Hafıza



#Unutmadık dediklerimizi, unutuyor muyuz?

Hayatımıza giderek daha çok nüfuz eden bilgi iletişim araçları ve sosyal medya sayesinde bir anda gündem olan ve toplumsal olarak refleks gösterdiğimiz birçok olayı neden aradan geçen kısa bir süre sonra neredeyse hiç hatırlamıyoruz, sizce de garip değil mi?

#EmineBulut, #ÖzgecanAslan, #MünevverKarabulut, #FatmaŞengül, #Güldünya Tören

Yukarıda sadece son yıllarda toplumda infial yaratan kadın cinayeti kurbanlarının isimlerini yazdım. Hafızalarımızı yoklayalım, kaçını hatırlıyoruz?

Beşeri hafıza dediğimiz kavramla ilgili çok bilinen bir söz vardır. Tanzimat dönemi şairlerimizden Muallim Naci´ye ait olan bu anlamlı özdeyiş şöyledir: 'Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.' Bu özdeyişi günümüz Türkçesi ile söyleyecek olursak: 'İnsan hafızasının eksikliği ya da sakatlığı; unutmasıdır, unutkanlıktır.

İnsan hafızasının unutmaya meylini tartışacak değilim. Hatta böyle bir olgunun insanın doğası gereği olabileceği kanaatindeyim. Fakat toplumsal olaylar söz konusu olduğunda millet refleksini oluşturan unsurlardan birisi olan beşeri hafızanın daha çok önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yukarıdaki örneğin toplumsal versiyonunu düşünelim. Son yıllarda Türk Milletini derinden sarsan olaylar nelerdir diye sorsam eminim birçoğunuz benzer cevaplar verirsiniz. Asrın felaketi olarak nitelendirilen 'Deprem', 15 Temmuz hain darbe girişimi, terör olayları, orman yangınları gibi...

Bizi topyekun olarak gururlandıran olaylar nelerdir diye sorsam yine hafızamıza kazınan ve milletçe sevindiğimiz güzel hadiseleri hatırlarız. Yakın zamanda milli kadın voleybol takımımızın başarısı, milli teknoloji hamlesi, Nobel Ödülü kazanan Türk Bilim İnsanı gibi...

Acıda ve kıvançta bütün olabilen bir toplumda bireylerin birbirlerine olan bağının önemi tartışılamaz. Bu bağlar milli, dini, kültürel ve birçok unsurun karmaşık bir yapıdaki örgüsü sonucunda çok uzun yıllar içerisinde örülür ve sağlamdır. Toplumsal bağlarımızın kuvvetini en son geçtiğimiz şubat ayında yaşanan ve asrın felaketi olarak nitelendirilen depremde gördük ve görmeye devam ediyoruz.

Örneğine neredeyse hiç rastlanamayacak büyüklükte bir depremde milletçe yaralarımızı sararken yardım edilen kişi veya bölgenin, toplumun hangi unsuruna ait olduğunu hangimiz sorguladı? Bu demek oluyor ki bin yıllardan beridir süren kardeşlik hukukumuz bizi sağlam bağlarla kuşatarak milletleştirmiş. Deprem felaketinden örnekle toplumsal olaylarda gösterdiğimiz bu millet refleksinin başkaca olumlu veya olumsuz örneklerde de sergilendiğini görüyoruz.

Konuya esas sorumuza gelelim. Peki böylesine kişi veya toplumsal olaylarda bir bütün olarak gösterdiğimiz millet refleksini neden kısa bir süre sonrasında unutuyor veya gereği kadar önemsemiyoruz?
 
Kişi veya olaydan yola çıkarak #Unutmadık gündemiyle birçok alan veya sosyal mecrada anında refleks gösterdiğimiz her konunun ilerleyen zamanlarda da milletçe takip edilmesi, sağlıklı bir toplum örneği değil midir?

Bu yüzden milletçe kutladığımız, andığımız, ağlayıp üzüldüğümüz hatta gururlandığımız her bir olayın unutulmayarak yaşatılması bizi daha çok birbirimize bağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki milletler değerleriyle var olurlar. Bu değerler bazen topluma mal olmuş bir kişi olabileceği gibi bazen de; sevgi, adalet, saygı, ahlak, din, hürriyet gibi milli veya manevi unsurlar olabilir. Türk milletinin daha müreffeh yarınlara erişmesi adına her bir bireyinin geçmişinden duyduğu kıvancı geleceğine umut olarak taşıyacağı her bir günün önemi aşikâr.

Milli ve manevi değerlerinin farkında, bir ve bütün olarak gerektiğinde milletçe refleks gösterdiğimiz her bir olayın toplumsal hafızamız içerisinde #Unutulmadan takip edilerek gerekli önemi verilmesi bizi birbirimize daha da bağlayacaktır. 

Yazımızı bir örnekle nihayete erdirelim. Fatma Seher Erden ya da soyadı kanunundan önceki takma adıyla Kara Fatma. Kurtuluş Savaşı kahramanı kadın askeri milletçe unuttuğumuz aklıma geldiğinde bu yazıyı kaleme almak istedim. Kurtuluş Savaşında onca kahramanlık gösteren bu yiğit Türk kadınının ilerleyen yaşlarındaki rahatsızlıkları nedeniyle çalışamadığını ve bakacak kimsesi bulunmadığı için sokaklarda yaşadığını düşünürsek böylesine değerlerimizin önemini daha da iyi anlarız diye düşünüyorum. 

Bir milletvekilinin sokaktan geçerken bir karton barınağın içerisinde yaşayan kadını tesadüfen tanıması üzerine bulunduğu yerden alınarak aylık bağlanıp Darülaceze'ye kaldırılan bu kahramanımız ve tüm kahramanlarımızı hayır ve rahmetle anıyor ve  unutulmamaları için toplumsal hafızamızın diri tutulması gerektiğini hatırlatıyorum.

#Unutmadan söyleyeyim, cennet yurdumuzun her bir karış toprağını vatan edebilmek adına verdiğimiz kutlu çaba sonucunda kurduğumuz Cumhuriyetimizin 100. yılını şan ve şerefle kutlamaya hazırlanıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılını hafızalarda iz bırakan şekilde kutlayarak bu kutlu hatırayı nice yüz yıllara eriştirmek dileğiyle. 

Bir yılın 365 dünden oluştuğunu düşünerek, her geçen günün, değer skalasında dahaca kıymetli olduğunu bilelim. Dünlerimizden feyizle yarınlarımıza emin adımlarla ilerlemek için toplumsal hafızamızı ve değerlerimizi unutmayalım.

Sağlıcakla, hoşça kalın.

Yorumlar

Blogdaki Popüler Yayınlar

Bilim : Sanat : Toplum :

Toplumun Gelişmesinde; Bilim mi Sanat mı Daha Önemli ? Jean Jacques Rousseau tarafından 1750 yılında yazılan ''Bilimler ve Sanatlar Hakkında Nutuk/Söylev'' kitabındaki yazarın görüşü, az sonra okuyacağınız satırlardaki şahsi görüşlerime tam olarak uyuşmuyor diyebilirim. Toplumların gelişmesinde bilim ve sanat konularının rollerini eğer merak ediyorsanız hep birlikte merakımızı giderelim, ne dersiniz? Rousseau kitabında; bilimin ve sanatın insanları boş uğraşlara yönelttiğini ve erdem kavramını bitirdiğini söylüyor. Bilimin artması ve sanatın çoğalmasıyla yöneticilerin, askerlerin erdemlerini yitirmesi ve ahlaklarının bozulmasına sebep olduğunu anlatıyor.  Bu yüzden bozgun ve yenilgilere uğranıldığından bahsediyor. Hatta bir yerde ''…bize birçok bilim öğrettiniz, yüksek bilgilere ulaştırdınız; ama bütün bunların hiçbirini bize öğretmemiş olsaydınız yeryüzünde daha az mı kalabalık olacaktık?  Daha kötü mü yönetilecektik? Daha az güçlü, daha az sağlıklı, daha

Ruhunuzun bir tarafı, bırakınız 'Çocuk' kalsın !

' A nnesi gül koklasa, ağzı gül kokar' diye özetlese de şair, biz  anlatalım istedik. 'Çocuk' konusunu...                                                            ' Masum ' kimdir deseler, hemen aklımıza ilk olarak 'çocuk' gelir, öyle değil mi?  Tabii ki öyledir. Tüm çocuklar masumdur çünkü. Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın her köşesindeki çocuk kalbi olabildiğince masum çarpar.  Peki çocuğun minicik kalbine sığdırdığı dünyalar kadar masumiyet   neler oluyor da çocuk  büyürken  azalıyor dersiniz?  Neler oluyor da dünyada olabildiğince kötü insanlar, bunca masum çocuk varken hala kötü kalabiliyor? Bu soruların muhtelif cevapları olsa da bizim ortak bir temennimiz vardır. Bir çocuk büyürken, beyni ve kalbindeki masumiyet azalmamalı, aynı zamanda içindeki küçücük çocuğa ait ruh, hep biraz çocuk kalmalıdır.👍  Yoksa etrafındaki acımasız dünyada ne kendisine yapılan haksızlıkları unutabilir. Ne de hataları ve ihanetleri atlatabilir.... Sabah se
EŞ ZAMANLI İNTERAKTİF UYGULAMALAR PROJESİ  “ VÜCUDUN SENİNDİR ONU KORU ” “ SANAL ÂLEMDE GERÇEK GÜVENLİK ” PROJELERİ ÖRNEKLEMİ İLE ANLATIMI 2017-MERSİN Proje Koordinatörü: Ahmet YALKIN / Mezitli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü MEZİTLİ İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ STRATEJİ GELİŞTİRME BİRİMİ PROJE GEÇMİŞİ ( 2015-2017) 1. Vücudun Senindir Onu Koru Projesi ( Mersin ili geneli / 360000 Öğrenci ve Öğrencilerin Velileri) 2. Sanal Âlemde Gerçek Güvenlik Projesi ( Mersin ili geneli / 360000 Öğrenci ve Öğrencilerin Velileri) 3. Mezitli – Eğitim Liderleri Akademisi ( Cumhurbaşkanlığı Protokol Eski Uzmanı / İhsan ATAÖV’ün katılımlarıyla  / İl genelindeki eğitim yöneticilerine ) 4. 2015 KA101 AB Projesi –( Kaynaştırma Öğrencilerine Yönelik /125000 € Hibe Bütçeli ) 5. 2016 KA101 AB Projesi – (Mültecilere Yönelik / 88512 € Hibe Bütçeli ) 6. 2017 KA101 AB Projesi –( Ortaöğretim Kurumlarında Erken Okul Ter