Bilgi:
Bilgi konusunun girişine bilimsel bir araştırma olan Dunning–Kruger Sendromu hakkında bilgi vererek başlayalım.
Dunninng - Kruger Sendromu, Justin Kruger ve David Dunning’in literatüre eklediği bir kavram.
Cornell Üniversitesinde görevli psikologlar olan Justin Kruger ve David Dunning’in tarihe geçmelerine ve 2000’de Nobel almalarına neden olan bu tanı halk arasında, ''Cahil cesareti'' olarak tanımlanan bir kavramı işaret ediyor.
Teorilerinde kısaca, ''Cehalet; bireyin kendine olan güvenini, gerçek bilgi ise güvensizliğini arttırır'' diyorlar.
Bu konudaki araştırmalarında ulaştıkları sonuçlar şöyle :
- Niteliksiz insanlar, az sayıdaki var olan niteliklerini abartma eğilimindedir.
- Niteliksiz insanlar, hangi ölçüde ve ne oranla niteliksiz olduklarını fark edemezler.
- Niteliksiz insanlar, etraflarındaki nitelikli insanların kabiliyetlerini görüp anlamaktan da acizdirler.
- Niteliksiz insanların bilgileri ve görgüleri eğitimle arttırıldığında, kendi durumları hakkında farkındalık düzeyleri de artar.
Bu araştırmayı yapan bilim insanlarının araştırma yöntemi ise genel olarak şöyle olmuştur:
Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapılır. Testin bitiminde öğrencilere klasik soru olan "Nasıl geçti?" diye soru yöneltilir.
Araştırmanın sonucunu gösteren asıl işaretler öğrencilerin cevaplarında gizlidir.
Öğrencilerin cevaplarında:
- Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin "kendilerine güvenleri" müthiş bir seviyede çıkar.
- Onları "testin neredeyse yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" görülür.
- Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise "en alçakgönüllü" deneklerdir; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünürler.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirilir ve Dunning-Kruger Sendromunun metni yazılır:
"İşinde gerçekten çok iyi olduğuna" inanan 'yetersiz' kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan rahatsızlık duymaz, aksine kendisinin hakkı olduğunu düşünür ve savunur.
Ancak 'cahillikle had bilmezliğin' oluşturduğu bu karışım mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
'Eksiler' kariyer açısından 'artıya' dönüşür.
Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler' bütün organizasyonlarda daha hızlı yükselirler vesselam.
"Dünyanın en büyük problemi, akılsız ve fanatik kişilerin kendilerinden son derece emin olması, buna karşılık zeki insanların sürekli şüpheler içinde olmasıdır."
Bertrand Russell'in bu sözü de konuyu özetler diye düşünüyorum. Sizce de öyle değil mi?
Bilginin gündelik yaşantıyla, felsefeyle ve bilimle alakasını burada tartışarak konuyu uzatmak istemiyorum. Bu yazıda 'bilgi' diyerek anlatmak istediğim kavram aslında adına 'bilmek' diyebileceğimiz bir erdemin kaynağı.
Bilmek erdeminin birçok dinamiği var elbette fakat hepsinin ortak çıkış noktası bilginin kadim geleneğinden geliyor.
Bilmenin toplum hayatıyla, bilimsel bilgiyle, felsefeyle ve diğer birçok bilim dalıyla doğrudan ilişkisi var. Bu da bu ilimler ile haşır neşir olan kişilerin bir bilen ve bilgisini kullanan kişiler olmasını sağlıyor.
Bilgi bazı insanlara gereksiz yük oluştursa da bazılarında bir mücevhere dönüşüyor.
''Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?'' ( Zümer-9 ) buyruğu ilahisi gereğince, bilmek erdemine ulaşabilenlere ne mutlu...Görgü:
İnsanın hayat boyu süren yaşam macerasında başından geçenlerin bütünü bir görgüyü oluşturur. Bilgi sahibi olmakla, görgü sahibi olmak doğrudan alakalı iki kavramdır.
Görgüsünü gönül diliyle ifade eden ve 'bilgili' diyebileceğimiz nicelerini görgüsüyle mahçup edebilecek donanımdaki gönül ehli kişileri istisna tutarak;
Bilgili fakat görgüsüz bir kişiyle karşılaştığınızdaki hislerinizle, görgülü fakat bilgisiz bir kişiyle karşılaştığınızda hisleriniz aslında birbirine benzerdir diye düşünüyorum.
Eskilerin 'adab-ı muaşaret' dedikleri 'görgü kuralları' kişinin ve toplumun hayatını birçok açıdan etkilen kurallar manzumesidir.
- Etkili ve güzel konuşma kuralları,
- Ziyaret kuralları; karşılama, ağırlama, uğurlamalar,
- Davet, ziyafet ve sofra kuralları,
- Kıyafet ve temsil kuralları bunlardan bazılarıdır.
Bilgi ile görgü ilişkisini özümsemiş, her iki disiplini de hayatına katabilen insanların daha saygın bireyler olduğunu ve entelektüel bir bakış açısıyla hayata daha farklı baktıklarını söyleyebiliriz.
Kültür:
Yorumlar
Yorum Gönder