yaşayarak okuyabileceğiniz çok uzun bir cümledir 'hayat'
Doğumla ölüm arasındaki süre bazen göz açıp kapayıncaya değin geçiveren bir 'an' olur,
bazen de eksiği ve fazlasıyla bilemediniz yüz sene..
Kimisi anasının kucağında can verir az önce gözünü açtığı dünyada,
kimisi de yatağında, mükellef bir ömrün sonunda...
İşte hepimizin hikayesi bu...
Adına ''hayat'' denilen hikayemiz böyle herhangi bir yerde ve zamanda başlar.
Başlar başlamasına fakat,
Başlar doğumla birlikte kimimizin cefası,
kimimizin sefası.
Bazısı doğuştan önce başlar yarışa,
seçme şansı olmadığı ailesinin varlığı ve gücüyle,
bazısı yüreğini ortaya koysa da bu yarışta yetişemez güçlüye.
Bazısı bileğinde pranga ile dünyaya gelir, bazısı altın halka...
En çok nutuk adalet üzerine çekilir burada
Hal böyle olsa da terazisi şaşmış bir yerdir dünya.
Güçlüler hep mi haklıydı ?
Haklılar hep mi güçsüzdü ?
Bilinmez...
Başlar bol sıfırlı hesap cüzdanlarının ısıttığı yüreklerin, taş kesilesi hissizliği.
Veyahut yoksul bir dayanışmanın sonucunda yenilen
bir lokma ekmeğin huzuruyla erişilen mutluluk...
Kaderinde ne varsa o başlar.
Alınyazın karaysa kara, aksa ak bir hayat.
Birkaç hücrenin can üflenmiş haliyiz sonuçta.
Kusurluyuz.
Bizden önce yaşamış bir milyon canlının atomlarıyla beraber geldik
Yaşasak yaşasak yüz sene yaşarız dedik ya,
sonuçta öleceğiz.
Bir milyon bir cansız olarak, karışacağız toprağa.
Eskiler dünya için 'geldik geçiyoruz' derler.
Her biri bir diğerine benzeyen fakat,
hiç bitmeyecekmiş gibi harcadığımız günler, yani dünler.
Sahi kaç dün daha var hayatında, biliyor musun?
Doğup büyüyoruz, çalışıp didiniyoruz.
Fakat yaşamadan yaşlanan da var.
Büyümeden ölen de var bu dünyada.
Geldik geçiyoruz erenler.
Kara ile beyaz, günah ile sevap, eksi ile artı...
Her şeyin çifti ile kurgulandığı bir hayat bu.
Asıl mesele hangisi olacağımız ?
Arttıran mı azaltan mı, yapan mı bozan mı, güldüren mi ağlatan mı ?
Hep bir tercih ve tercihlerimizin bir bedeli var.
İnsan doğmanın insan kalmayı gerektiren genetik kodları var hücrelerimizde
Tercihimizi insanlıktan yana kullansak ne güzel olur değil mi?
Kadim ve yaşlı dünyamız güzelliklerle doluverir.
Ama neden azaltan, bozan, ağlatan cazip geliyor.
Beyazı, sevabı, artıyı neden seçmeye meyletmiyoruz.
Neden insan kalamıyoruz?
Sorusunun cevabına gelince
Güneş batarken gölgesinin boyuyla kıvanç duyan insan,
İnsan olarak geldiğin dünyada insan kalmak istiyorsan,
Öğle vakti güneş tam tependeyken ölçmelisin gölgeni
Kusurlarının ve kabiliyetlerinin idrakiyle beraber
Gelip geçtiğinin bilinciyle...
Yorumlar
Yorum Gönder