Basın; haber bulan ve bu haberleri yorumlayarak yayan kuruluşlarının genel adıdır. Haber alma isteğinin veya kaynağının, merak duygusu ile birlikte, ilk insanlara kadar uzandığını söyleyebiliriz.
Eski çağlarda haber alma ve yayma ihtiyacının devletler eliyle yürütüldüğünü görüyoruz. Matbaanın icadı noktasından sonra ise gazete adı verilen yazılı basın organının bu konudaki faaliyetiyle bir özgürlük noktası olarak haber alma ve yayma ihtiyacının giderildiğini idrak edebiliyoruz.
İlk gazetenin Romalılara kadar uzanan tarihi bir geçmişi vardır. 19. Yüzyılda ise sanayileşen dünyada matbaayla birlikte gazete olgusu daha geniş kitlelerin haber alma hakkını yerine getirmeye başlamıştır. İlk Türk gazetesi Takvim-i Vekayi 1831 yılında yayımlanmıştır. Gazeteden sonra 'magic box' sihirli kutu olarak adlandırılan televizyonun icadı bu konuda yeni bir çığır açmıştır.
Türkiye'de ilk televizyon yayını 9 Temmuz 1952'de İstanbul Teknik üniversitesi tarafından gerçekleştirildiği günden bu güne ise haber alma hakkını daha çok televizyonlardan sağlamaktayız. Evet haber alma bir haktır.
Etrafındaki kişi - olay- mekan örgüsünden haberdar olma hakkı, haber alma olgusu, ilk insanlardan bu yana süregelen bir vakıadır.
Haber bulan, bulduğu haberi yorumlarıyla kitlelere yayan kuruluşlara 'basın' tanımı yapmıştık. İşte günümüz dünyasında kitle iletişim aracı olarak kullanılan basın olarak adlandırdığımız gazete,radyo, televizyon, sosyal ve sanal medya organlarının eliyle yürütülen bu hizmetin nasıl kullanılması gerektiği sorusu çok önemlidir.
Basın yoluyla yapılacaklar listesinden ziyade, yapılamayacaklar listesi daha anlamlı olur. Birkaç hususla bu konuyu temellendirmek lazımdır.
Bir milleti millet yapan en temel özellik kültürdür. Kültürel değerler millet olma bilincini oluşturan temel taşlar olarak sayılır.Milli kültür unsurları olarak dil, din, musiki, gelenek, görenek vb. gibi birçok husus sayılabilir. Milli kültürün korunarak yeni nesillere taşınması bir millet için hayati önem arz etmektedir. İşte bu noktada dikkat edilmesi gereken diğer hususlar olarak kültürlenme ve kültürleşme konularında da basın yoluyla bir çok değişiklikler yapılabileceğidir. Basın yoluyla milli kültür unsurları sistematik bir erozyona tabi tutulursa milleti millet yapan değerler silsilesi büyük zarar görecektir. Milli kültür ögelerini korumak ve yaşatmak konusunda kötü örnek olarak 'Televole Kültürü' diyebileceğimiz, son dönemde oldukça rağbet gören popüler kültür ürünü örnek verilebilir.
Yazılı ve görsel medya organlarındaki gündemden millet olarak etkilendiğimiz ortadadır. Bugünlerde buna sosyal medya formlarını da katmak gerekir. Hatta sosyal medyanın bir adım önde olduğu, popüler yazı, resim veya videoların bir gün içinde tüm ülkede paylaşıldığı ve gündem oluşturduğuna şahit oluyoruz. Sosyal medya denilen ve her geçen gün devleşen teknoloji şirketlerinin dudak uçuklatan, birçok ülke bütçelerine eş veya fazla rakamlarla alınıp satılması önemlerini ortaya koymaktadır.
Google, Facebook, Instagram, Youtube, Bloglar vb. gibi sayabildiğimiz ve sayamadığımız ama dünya üzerinde milyonlarca insanın kullandığı birçok sosyal medya organı bulunmaktadır.
Basın denilen medya formlarının bu etkisinin bilinen ve bilinmeyen yönleriyle düşünülmesi gerekir.
Bir ülkede gündem belirleyen basının gücü ortadadır. Basın erki bazı kaynaklarda yasama, yürütme ve yargı erkinden sonra, dördüncü güç olarak zikredilir.
Araştırmaya göre;
Dünyanın yarısından fazlası artık en az 1 adet akıllı telefon kullanıyor.
Dünya nüfusunun neredeyse üçte ikisi en az bir cep telefonu sahibi.
Dünya genelinde web trafiğinin yarısından fazlası artık cep telefonundan geliyor.
Türkiyede ise; 48 milyon kişi internete bağlanıyor. Raporda aktif sosyal medya kullanıcı sayısı olarak da 48 milyonu görüyoruz fakat bu sayının tekil kullanım olmadığını belirtelim.Türkiye’deki mobil kullanıcı sayısı 71 milyonken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyon.
Raporun konumuzu ilgilendiren en önemli verisi ise : Kullanıcılar gün içerisinde ortalama 7 saatini bilgisayar karşısında, 3 saatini telefon üzerinden internete bağlanarak ve 3 saatini sosyal medya platformlarında geçiriyor. TV karşısında geçirilen vakit ise ortalama 2 saat.
'Basın' Kitle İletişim Aracı mıdır? Kitle İmha Silahı mıdır? Sorusunun cevabı sizce de şimdi daha çok önemli değil mi?
Basın erkinin yukarıda belirtilen milli kültür oluşturma konusunda doğru bir argüman olarak doğru şekilde kullanılması gerekir. Basın yoluyla istendik düzeyde kültürlenme ve kültürleşme sağlanabilir. Bu konuda özgürlükler hususunda olabildiğince engin ve derinlik sahibi olmak, fakat milli değerlerin kötüye yönlendirilmesi konusunda ise basın üzerinde gerekli denetimi yapmak gerekir. Bu konuda devlet olarak basın üzerinde dayatma yapılmaması da önemlidir. Fakat basın yayın organlarının devlet eliyle denetiminin sağlanarak gerektiğinde caydırıcı yaptırımlarla bu görev yerine getirilebilir. Bu konuda ülkemizde RTÜK, kamu hizmeti sunmaktadır.RTÜK için biz izleyicilerin geri dönütleri çok değerlidir. İzlediğimiz programlarda gördüğümüz eksik veya yanlışları bilinçli bir izleyici olarak RTÜK'e bildirmek yayın ve yapımcılar üzerinde caydırıcı bir etki oluşturacaktır.
Ülkemizde haber alma ve yayma hakkının yerine getirilmesinde acilen bazı etik kurallara ihtiyaç bulunmaktadır.
Adına 'haber' denilen; çoğunlukla cinnet-şiddet anları, toplumsal kötü örnekler, teşhirler, yanlış yönlendirmeler içeren bu yazılı ve görsel ürünler toplumda yukarıda sayılan birçok yanlış algıya yol açmaktadır.
Bu konunun bazı basın yayın organlarının elinden bilinçli bir şekilde yapıldığı değerlendirilmektedir. Bu gayri milli güruh tarafından milletin bilinç altına yerleştirilen şer tohumlarının ileride meyvelerini vereceği gün, milli kültür kalemizde yıkımlara yol açacağı kesindir.Akşam haberlerinde cinnet-şiddet anlarına şahit olduğumuz, toplumsal kötü örneklerle hayretler içinde kaldığımız, teşhirlerle utandığımız görüntüleri izleyen bir ailenin psikolojik olarak etkilenmeyeceğini söylemek imkansızdır. Bu yanlışı bilerek yapan medya organlarının uyarılması ve bu konularda asgari müşterek uygulamalarla birlik sağlanması elzemdir. 11 Eylül 2001 yılında Amerika'da meydana gelen terör saldırısı görüntülerinin hiçbir karesinde kan, yıkım, ve gözyaşı paylaşmayan Amerikan basını veya diğer milletlerin basınları bu konuda örnek teşkil etmez mi?
Bu konuda adına 'Evlilik Programı' denilen programlarla ilgili gösterilen kamuoyu refleksi ile programlarına çeki düzen veren kanallarda, yeni düzenleme sonrası bir nebze de olsa iyileşme olduğu görülmektedir.
Kamuoyu vicdanının sesi ile millet bilincine şer tohumları eken, teşhircilik, cinnet-şiddet anları ve kötü örnekleri içeren yazılı ve görsel ürünlerin önlenebileceği görülmektedir. Basın organlarında olumsuz içerik taşıyan birçok yayın ve yapım örnek olarak verilebilir.
Necip Fazıl bir kitabında ' Mide gurultusu ferdi bir hadisedir. On kişide başlayınca içtimai olur, milleti ilgilendirir' demiştir. Basın yoluyla yayılan ve içeriğinde cinnet, şiddet,teşhir vb. içeren konuların haber değeri taşısalar bile toplum nezdinde oluşturacağı olumsuz etkiler göz önüne alınarak medya organlarınca paylaşımında azami dikkat edilmeli. Hatta bu nevi içerikleri bulunan haberlerin paylaşılmaması gerekmektedir.
Bu konuda milli bir bilinç noktası oluşturulması, tabiri caiz ise içtimai bir mide gurultusu lazımdır.
Basın sektörünün fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür kişiler eliyle temsil edilmesi; millet olma bilincinin devamı ve milli kültür konuları başta olmak üzere bir çok noktada azami önem taşımaktadır.
Basının doğru kullanımında; günün gerektirdiği şekliyle iletişimi sağlama aracı olarak insanlara haber alma ve yayma hakkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. 15 Temmuz hain darbe girişiminin engellenmesinde de basının çok önemli bir rolü olduğu görülmüştür.
Yanlış kullanımında ise dünyadaki en güçlü silahlardan bile fazla etki ve nüfuz alanına sahip olduğu, millet üzerinde kalıcı ve istenmedik etkilerinin milli kültür, milli değerler vb. konularında büyük yıkımlara yol açabileceği, gelecek nesillerle ilgili çok kötü sonuçlar doğurabileceği ortadadır.
'Basın' Kitle İletişim Aracı mıdır? Kitle İmha Silahı mıdır? sorusuna gelince;
Millet refleksi gösterirsek kitle iletişim aracı özelliği taşıyacak olan basın, millet bilinci olmayan toplumlarda kitle imha aracı olarak her milli kaleyi yıkacak ve milleti ortadan kaldıracak en büyük silah haline gelecektir.Sağlıcakla, hoşça kalın...
Yorumlar
Yorum Gönder